33,2309$% 0.34
36,2864€% 1.28
2.608,03%0,23
4.231,00%0,63
10.473,47%-3,01
1963135฿%-1.9886
91455Ξ%-4.87433
Diyanet İşleri Başkanlığından Yapılan Açıklamaya Göre, Akit TV’de “İftara Vuslat” Programına Katılan Erbaş, İbadetlerin Önemine Değinerek, Ramazan Ayının, Müminlerin Kurtuluşu İçin Bir Vesile Olduğunu Belirtti.
Recep, Şaban Aylarından Sonra Ramazan Ayına Kavuşmanın Mutluluğu İçerisinde Olduklarını İfade Eden Erbaş, “Üç Ay Önce Rabbimize Dua Ettik, Dedik ki ‘Ya Rabbi, Recep ve Şaban Aylarını Bizim İçin Mübarek Kıl ve Bizi Ramazan Ayına Ulaştır.’ Duamızı Kabul Etti Rabbimiz, Ramazan Ayına Ulaştık. Recep ve Şaban Aylarını Değerlendirmeye Gayret Ettik, İnşallah Bereketinden İstifade Etmişizdir.” Değerlendirmesinde Bulundu.
Erbaş, Ramazan Ayının Başının Rahmet, Ortasının Mağfiret, Sonunun İse Günahlardan Kurtuluş Olduğunu Hatırlatarak, “Ramazan Ayının İlk On Gününde Rabbimizden Rahmet Umduk, İnşallah İstifade Etmişizdir. İkinci 10 Gününde Mağfiret İçin Gayret Ettik. Muttakiler İçin Hazırlanan Cennete ve Mağfirete Koşunuz, Buyuruyor Rabbimiz. Muhsin Olabilmek İçin Mağfirete Koşmak Lazım. Mağfiretin Sonunda Cennetin Olduğunu Allah Teala Müjdeliyor. Bu Müjdeye Koşmak Lazım.” Görüşünü Paylaştı.
Varlıkta da Darlıkta da İnfak Etmenin Muttakilerin Bir Özelliği Olduğunu Belirten Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Şunları Kaydetti:
“Muttaki Olmak Lazım. Darlıkta da Varlıkta da İnfakın Yolunu Aramak Lazım. Varlıkta İnfakı Anladık, Darlıkta İnfak Nasıl Olur? O da, Öfkeyi Tutarlar Diyor. Öfkeyi Tutmak da Bir İnfaktır. Kardeşinin Yüzüne Tebessümle Bakmak da Bir İnfaktır. ‘Kardeşinin Yüzüne Tebessümle Bakman Bir Sadakadır’ Buyuruyor Peygamber Efendimiz. Demek ki İnfak Etmek İçin, Sadaka Vermek İçin İlla Varlıklı Olmak Gerekmiyor. Bir Küçük Tebessüm Bile Bir Sadakadır. İnsanların Bazı Olaylar Karşısında Öfkesini Tutması, Sabretmesi, Tahammül Etmesi, Bunlar da Esasında İşte Mağfirete Giden Yolları Döşeyen Tuğlalardır. Böyle Muhsin Olunuyor. Allah da Muhsinleri Seviyor. İnşallah Bu Mağfiret Günlerinde, Rahmet Günlerinde Muhsin Olmuşuzdur, Mağfirete Ulaşmışızdır. Netice İtibariyle Şu Anda İçinde Bulunduğumuz Son On Gün, Cehennem Azabından Kurtuluş Günleridir. Müminlerin Nihai Hedefi Kurtuluşa Ulaşmaktır. Bu Kurtuluşun En Önemli Yönlerinden Birisi de Cehennem Azabından Kurtulmaktır.”
“BAŞIMIZDAKİ EN BÜYÜK İMTİHANLARDAN BİRİSİ, BİZİ İLGİLENDİRMEYEN ŞEYLERLE VAKTİMİZİ ÖLDÜRMEKTİR”
Başkan Erbaş, Müminlerin Özelliklerini Ayetlerle Anlatarak, “Mümine Boş Şeyle Meşgul Olmak Yakışmaz. Malayani Diyoruz. Bugün Bizim Başımızdaki En Büyük İmtihanlardan, En Büyük Musibetlerden, Belalardan Birisi de Bize Ait Olmayan, Bizi İlgilendirmeyen Şeylerle Vaktimizi Harcamak, Vaktimizi Öldürmektir.” Değerlendirmesinde Bulundu.
Kur’an-I Kerim’in Ramazan Ayında İnmeye Başladığını Hatırlatan Erbaş, “Ramazan Ayında Orucun ve Namazın Ardından En Çok Meşgul Olacağımız İbadet Kur’an Tilaveti Olmalı. Kur’an-I Kerim Okumak İbadettir. Harfleri Telaffuz Etmek, Peygamber Efendimiz Buyuruyor ki, ‘Kur’an’ın Her Harfine 10 Hasene Vardır. Elif Lam Mim, Bir Harftir Demiyorum. Elif Bir Harf, Lam Bir Harf, Mim Bir Harf.’ Çok Açık Açık Anlatıyor Allah Rasulü Efendimiz. Kur’an-I Kerim’de Binlerce Harf Var Ona Göre Büyük Bir İbadet Olduğunu Anlatmak İçin Esasında Böyle Açık Bir Hadis-İ Şerif Buyuruyor Peygamber Efendimiz. Bu Hakikaten Müminler İçin Çok Büyük Bir Fırsattır. Biz Diyoruz ki Kur’an Ayında Her Müslüman, Hiç Olmazsa Bir Hatim İndirsin.” İfadelerine Yer Verdi.
4-6 Yaş Kur’an Kurslarında Yapılan Eğitimlerin Önemine Değinen Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Geçen Yıl Salgın Öncesinde 200 Bine Yakın Çocuğa Ulaştıklarını Anlatarak, Şöyle Devam Etti:
“Ülkemizin Her İlinde, İlçesinde Elhamdülillah Mutlaka (4-6 Yaş Kur’an Kursu) Var. Çocuklarımız Küçük Yaşta Sevgi, Saygı Nedir, Abdest, Namaz Nedir, Öğrensinler. Peygamberimizin Çocukları Çok Sevdiği Gerçeğini Çocuklarımıza Ne Zaman Öğreteceğiz, Bu Yaşlarda Öğreteceğiz. Peygamber Efendimizin Çok Güzel Bir Hadis-İ Şerifi Var. Buyuruyor ki, ‘Çocuklarınız 7 Yaşına Gelinceye Kadar Onlara Temel Dini Bilgiler Öğretiniz.’ Sevgiyi, Saygıyı Dürüstlüğü, Evrensel Değerleri Çocuklarınıza Öğretiniz. Anne Babaya Karşı Saygı, Anne Baba Sevgisi… ‘Büyüklerine Saygı Göstermeyen, Küçüklerine Sevgi Göstermeyen Bizden Değildir’ Buyuruyor Peygamber Efendimiz. Bizim Bunları 7 Yaşına Kadar Öğretmemiz Lazım. Müslümanlar Olarak Bizler, Çocuklarımızın Karakter Yapısının Oluşmasında Etkili Olmalıyız. Başkalarına Bırakmamalıyız. Çocuklarımızın Karakterleri, İslam Ahlakından, Kur’an’ın İlkelerinden, Sünnetin İlkelerinden Uzak Olarak Oluşmasın. Bu Bizim İçin Çok Önemli Bir Sorumluluktur. Çünkü Kur’an-I Kerim’de, ‘Çocuklarınızı, Yakıtı Taşlar Olan Cehennem Ateşinden Koruyunuz.’ Buyuruyor Rabbimiz.”
“SALGIN ORTAMINDA ÇEVRİM İÇİ İRŞAT PROGRAMLARINA AĞIRLIK VERİYORUZ”
Başkan Erbaş, Salgın Tedbirleri Nedeniyle Kur’an Kurslarının Kapalı Olduğunu Ancak Çevrim İçi Olarak Dijital Ortamlarda Kur’an Eğitimlerinin Devam Ettiğini İfade Ederek, “Diyanet İşleri Başkanlığı Olarak Her Zaman Olduğu Gibi Ramazan Ayında da Milletimizin Hizmetindeyiz. Özellikle Bu Salgın Dönemlerinde Dijital Ortamlarda, Çevrim İçi İrşat Programlarına Ağırlık Veriyoruz ki Bu Görevimizi, Her Zaman, Her Şartta ve Her Ortamda Yerine Getirelim.” Çağrısında Bulundu.
Zekatın Önemine de Vurgu Yapan Erbaş, “Herkes Komşusunu Gözetecek, Mahallesini Gözetecek. Bir Yerde Fakirlik Varsa Oraya Zekat Mükellefi İnsanlar Hemen Müdahale Edecek, Oraya Koşacak. ‘Komşusu Açken Tok Yatan Bizden Değildir’ Diyen Bir Peygamberin Ümmeti Olarak Biz, Eğer Zekatımızı Hakkıyla Vermezsek Müslümanlığımızı Tam Yapmış Sayılmayız. Namaza, Oruca, Hacca Ne Kadar Önem Veriyorsak Zekata da O Kadar Önem Vermeliyiz.” Vurgusu Yaptı.
“CAMİLERİNİN BİR KÖŞESİNİ HAYIR MARKETİ HALİNE GETİREN HOCALARIMIZ OLDU”
Anadolu İnsanının, Tarih Boyunca Sadece Yaşadığı Yerde Değil Nerede Bir Mazlum, Bir Mağdur Varsa Onun Yanında Her Zaman Yer Aldığının Altını Çizen Erbaş, Şu Değerlendirmelerde Bulundu:
“Sadece Türkiye Diyanet Vakfı Olarak Hem Yurt İçinde 81 İlimizde, 922 İlçemizde Mazlumun, Mağdurun Yanında Hep Yer Aldık. Bir Mahallenin Hocası, O Mahalledeki Fakir Fukarayı Tespit Etmiş, Geçmişten Bize Kadar Gelen ‘Zimem Defteri’ Denilen Bir Uygulama Var. O Mahalledeki Fakir Fukara İnsanların Bakkala, Markete Olan Borçlarını Onların Haberi Olmadan Ödemiş Elhamdülillah. Belki Bunlar, Çok Kamuoyuna Yansımıyor. Dolayısıyla Diyoruz ki, İyi ki Hocalarımız Var. İyi ki Camilerimiz Bu Şekilde Sadece Namaz Kılınan Yerler Olarak Değerlendirilmiyor. Salgın Döneminde Camilerinin Bir Köşesini Hayır Marketi Haline Getiren Hocalarımız Oldu. Böyle Onlarca Örnek Var. Biz Şu An Salgına Rağmen, Çeşitli Riskleri de Olmasına Rağmen 78 Ülkede Türkiye Diyanet Vakfı Gönüllüleri İle İnsanların Fakir Fukara, Garip Gureba, Mazlum, Mağdur İnsanların İftar ve Sahur Sofralarıyla Onların Yanındayız.”
“BİR MAZLUMUN DURUMU EĞER BENİ RAHATSIZ ETMİYORSA MÜSLÜMANLIĞIMDA BİR EKSİKLİK VAR DEMEKTİR”
Erbaş, İki Hafta Önce Suriye’nin İdlib Kentine Yapmış Olduğu Ziyareti de Değerlendirerek, “Çeşitli Yönlerden Riskli Bir Ziyaretti Ama Bu Riskler Bizim ‘Beklenen Sensin’ Davetine İcabet Etmemizi Engelleyemez. Kardeşlerin Seni Bekliyor, Diyoruz Değil Mi? Türkiye Diyanet Vakfı’nın Bir Çağrısı, Bir Daveti ‘Beklenen Sensin.’ O Sensin Sözünü, Ben Üzerime Alıyorum ve Gidiyorum. Eşimle Beraber Gittim.” İfadelerine Yer Verdi.
Bölgede, Tozun Toprağın İçerisinde Yaşayan 3,5 Milyon İnsan Olduğunu Hatırlatan Erbaş, Şu Bilgileri Verdi:
“Bazen Görmeyenler İçin Bu Masal Gibi Geliyor Ama Bu Masal Değil, Bu Hakikat. Su Yok, Elektrik Yok, Ev Yok, Yiyecek Yok, Yani Yokları Üst Üste Koyduğunuz Zaman Adeta Boyunuzu Aşar. Tüm Yoklukların Olduğu Bir Yer. Allah Kimseye İç Savaş Yaşatmasın. Kimseyi Vatansız, Evsiz Barksız Bırakmasın. Şimdi Şu Hadis-İ Şerifi Biz Sadece Okuyup Kitabı Kapatıp Kütüphaneye Mi Koyacağız? Hadis-İ Şerife Bakar Mısınız, ‘Müminler Bir Vücut Gibidir. Vücudun Herhangi Bir Azasına Bir Diken Batsa, Bir Istırap Duysa Vücudun Her Tarafı Ondan Rahatsız Olur.’ Bir Tarafınızda Bir Rahatsızlık Olduğu Zaman Bunun Istırabı, Bütün Vücudunuzu Sarar. Müminler de Böyle Olmalı. Efendimiz Aleyhisselatu Vesselam Böyle Tavsiye Ediyor. Eğer Suriye’de, Libya’da, Filistin’de, Tanzanya’da, Afrika’da, Avrasya’da, Balkanlar’da, Güney Amerika’da, Nerede Olursa Olsun Bir Mağdurun, Mazlumun Durumu, Onun Mağduriyeti, Fakirliği, Beni Rahatsız Etmiyorsa Benim Müslümanlığımda Bir Eksiklik Var Demektir ki, Bu Hadis-İ Şerife Uymuyorum Demektir. Onun İçin Biz, Diyanet İşleri Başkanlığı Olarak Bütün Dünyada Olmaya Çalışıyoruz.”
“AYASOFYA’DA CAMİ DERSLERİ YAPIYORUZ”
Başkan Erbaş, Ayasofya’nın Yeniden Cami Olarak İbadete Açılmasının İslam Dünyasında Büyük Bir Sevinçle Karşılandığını İfade Ederek, Şu Değerlendirmelerde Bulundu:
“Diyanet İşleri Başkanı Olarak Önce İslam Ülkelerindeki Diğer Diyanet İşleri Başkanlarına, Din İşleri Bakanlarına Bir Mektup Yazdım. Mutluluğumuzu Paylaşma Mektubu İdi. Öyle Muhteşem Dönüşler Geldi ki. Bu, Tabii Beklenen Bir Şeydi. Ayasofya Bugün Aynı Zamanda Bir Mektep Olma Yolunda İlerliyor. 24 Temmuz 2020’de Açtığımız Günden İtibaren Ayasofya’da Cami Dersleri Yapıyoruz. Tefsir, Hadis, Kur’an Dersleri Yapıyoruz. Şu Anda Ayasofya’nın İçinde Sabah Namazında 16 Ayrı Köşede Kur’an Okunuyor, Mukabele Okunuyor. Dedim ki, Ayasofya Bir Mekteptir, Bir Okuldur. Onun Okul Olma Özelliğini Biz Daha da Geliştirerek Devam Ettireceğiz, Aslına Rücu Etmesini Sağlıyoruz.”
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ERBAŞ: CAMİLERİMİZ KADIN ERKEK AYRIMI OLMAKSIZIN HERKESE AÇIKTIR